anaokulu-kucukcemece-kres-tatli-cocuklar-logo

Durum

Bizim gibi ülkelerin en büyük avantajı, hali hazırda tartışılıyor olsa bile ataerkil olmalarıdır. Bizler on sekiz yaşına gelen çocuğumuza “hadi bakalım artık benimle işin bitti” diyemeyiz. Avrupa’da çocuk doğduğu andan beri ileride bağımsızlaşmasına yönelik yetiştirilir. Örneğin acıkan yeni doğan bebeğin bizde ihtiyaçları hemen giderilir ama Avrupa da anne bu konuda panik olmaz . Ağladığında ya da düştüğünde koşturan anne pek göremezsiniz orada. Aşın tek bir tencerede pişmesi, anneanne-babaanne ve dedenin torunları üzerindeki etkisi ise yok denecek kadar azdır.

Bize göre bütün bunlar çocuğun duygusal gelişimini olumsuz etkiler. Büyükannelerimiz ve dedelerimiz bizim üzerimizde etkileri büyüktür. Gelenek göreneklerimiz önemlidir. Toplumun genelinin bu özelliği çocuğu ileride madde bağımlılığından, bencil olmasından, yalnız olmasından koruyabilir. Çocuğu hayata dair daha duyarlı, hümanist ve coşkulu yapabilir. Ama günümüzde büyükanneler ve dedeler torunlarının hayatının neresinde ne kadar olmalıdır? Faydanın zarara dönüştüğü anlar var mıdır?

Çağ değiştikçe, geliştikçe, hızlandıkça anne babaların iş hayatında geçirdikleri süre uzuyor. Okul çıkışı annesine kavuşan çocuk sayısı azalıyor. Bu durumda da eğer şanslı isek hayattalar ise ayrıca aramız iyi ise anneannelere-babaannelere ve dedelere düşen görev de artıyor. Bazen ipin ucu kaçıyor. Büyükanne torunuyla o kadar çok vakit geçirmek zorunda kalıyor ki aralarındaki bağ anne çocuk bağına dönüşüyor. İşte bu durumlarda ister istemez faydanın zarara dönüştüğü anlar yaşanıyor.

Çocuk ve annenin arasında evin içinde kardeş ilişkisi başlıyor. Çünkü büyükanne duruma kendini öyle bir kaptırıyor ki anne yerine kararlar almaya başlıyor.  Torun bir yana annenin ne yediğine içtiğine, çocuğuna nasıl davrandığına karışıyor. Yani önerilerde bulunmuyor. “Onlar adına karar alıyor.” Haliyle dede de bu durumda baba olmuş oluyor. Bütün bunlar art niyetle yapılmıyor. Hatta bazen tek sebep çalışma saatleri ya da büyükanne ve büyükbabaların rol karmaşası yaşaması değil. Çocuğun kendi anne babasının gereğinden fazla sorumluluk yüklemesi, bu durumun işlerine gelmesi gibi hallerde söz konusu. Çünkü şartlar uygun. Kimin hoşuna gitmez ki…

Ne yapmalı?

Çocuğunuz en güvendiğiniz ellerde hatta sizden daha iyi bakma potansiyeli olan ellerde… Ama bir gün, anne çocuğunun kendisine kızarken anneannesinin dilini kullandığını duyuyor mesela. Ya da ona sorumluluk vermeye çalışırken “dedem öyle demedi ama” gibi cümleler duyuyor. İşte sorun da tam olarak burada başlıyor. Çocuk için tam bir karmaşa. Evet, size dili anne baba diyor diğerlerine de büyükanne dede, ama kafası çok karışık. Kimi ne kadar dinleyeceği konusunda hiçbir bilgisi yok. Herkes onu çok seviyor bundan şüphesi yok ama tam bir rotası yok. Bu duygusal düzensizlik içinde hepiniz hakkında fikri olan bu minik birey kendi içinde bir düzen oluşturmaya çalışıyor.

Siz ise oluşturduğu bu düzensiz düzene kendi aranızda “uyanığa bak hepimizi ayrı ayrı kullanıyor” diyorsunuz. Evet, belli bir yaşa kadar çok sempatik bir durum. Ama büyüklerimiz iyice yaş aldığında çocuğu bu karmaşadan kurtarmak kolay olmuyor. Bütün yaşanmışlıkları silip anneyi ve babayı rol model alması çok zor. Haliyle ilişkinizi sağlıklı hale dönüştürmek çoğu zaman yıpratıcı bir süreç oluyor.

Peki ne yapalım anneler mi çalışmasın? Hayır tabi ki. Kadınlar iyi ki çalışıyor. Biz  iyi ki ataerkil bir toplumuz. İyi ki büyükannelerimiz ve dedelerimiz var. İyi ki sıcacık duygularımız ve yuvalarımız var. Sadece yapılması gereken anne babanın anne baba olmaktan vazgeçmemesi. Çocuğun, mümkünse her anne baba müsait olduğunda kendi yuvasına dönmesi. Mutlaka her fırsatta anne-baba ve çocuklu sohbetlerin, aktivitelerin ve gezilerin düzenlenmesi.

Çekirdek aile bilgisinin vurgulanması. Özellikle babaanne-anneanne ve dedelere sizin anne baba olabildiğinizi hissettirmek. Kuralları sizin koymanız onların daha çok yokluğunuzda bakımla ve  torun sevmekle meşgul olması. Bütün bunlar yapılabileceklerden bazıları… Çocuklar her konuda olduğu gibi bu konuda da tutarlı olmanızı bekliyor. Bu yolda büyüklerimiz yoldaş olsun. Tatlı dil sıcak kucak olsun. Ama çocuğumuzun anne babası olmasın.

Nazan Akpolat