anaokulu-kucukcemece-kres-tatli-cocuklar-logo
Tamamen bilinçsiz ebeveyn diye bir şey pek kalmadı. En azından sabahtan akşama kadar televizyon izleyen bir anne bile çocuğunu nasıl yetiştireceği konusunda belli başlı bilgilere ulaşabilir. Televizyonda  defalarca duyar mesela fazla ekrana bakan çocuğun zararlı çıkacağını…

Defalarca duyar çocuğa kitap okumanın okutturmanın faydalarını… Yeni nesil annelerin hassasiyetini keşfeden kanallar, siteler, yazarlar reyting aracı olarak çocuk mevzularını kullanır oldular. Mutlaka kulak verelim derim. Hiç ilgilenmemekten iyidir bu tarz bilgilere bol bol maruz kalmak. Ama beyin süzgecinden de geçirelim hani… Bazen onların dediği bizim evde uygulanmıyor diye dünyanın en başarısız ebeveyni  ilan etmeyelim kendimizi ya da dediklerini uyguluyorsak dünyanın en iyi ebeveyni  sanmayalım kendimizi.

Kitap okuyalım, dinleyelim, tartışalım, konuşalım ama mutlaka kendimizle baş başa kaldığımızda sorgulayalım. Ortaya atılan fikir bizim şartlarımıza uygun mu, bu fikir bize ulaşmadan önce biz ne düşünüyorduk bize bu fikri veren kişi o fikre nasıl vardı. Çocuklarımız da bize bol bol soru sorsun sorgulasınlar bizi. Her sorusunu dinleyelim çocuğumuzun. Bizimle aynı fikirde olması için direnmeyelim. Düşünme yetisini elinden almayalım. Çünkü masallar da yalan söyler…

Çocuğunuz tekse ve sizinle çok uzun süre oynamak istiyorsa bilirsiniz; masal okumak ya da uydurmak hem onun için faydalı hem de sizin için onun hayal dünyasından çıktığınız bir dinlenme sürecidir. Çocuk kitabı diyip ona okuyup geçmiyorsanız her masalın mesaj içerdiğini de görürsünüz. Sizin uydurduğunuz masallar da muhtemelen çocuğunuzun beğenmediğiniz ya da beğendiğiniz yönlerine mesaj gönderiyor.

Fakat her masal doğru mesaj veriyor mu ya da karşı taraftan tam anlamıyla anlaşılıyor mu belirsiz. Bütün kötüler çirkin mi mesela. Şu klasik dünyalar güzeli külkedisi ve onun kötü çirkin kardeşleri. Burada çocuğa iyi davranmanın iyi kalpli olmanın faydaları anlatılırken bu kadar fiziksel gönderme yapılması ne kadar doğru.  Şimdi gözlerinizi kapatın ve iki karakter düşünün. Biri içine kapanık olsun evden çıkmayan çok fazla düşünen sorunlu. Diğeri de dışa dönük sosyal. İçine kapanık olanı muhtemelen silik elinde kitap evin bir köşesinde hayal edersiniz.

Dışa dönüğü sokakta ve bakımlı… Çünkü size yıllardır aşılanan bu. Kitap, yalnızların kimsesizlerin dostu sanki sadece. Kesin gözlüklüdür çizdiğiniz karakter… Dışa dönük olan gereksizce süslüdür… Bu etiketler ne zaman üzerimize yapıştı… Sorumlusu sadece toplum mu? Her masal gerçekten faydalı mı? Akran zorbalığı, etiketlemeler, duygusal şiddet bilinçli ailelerin çocuklarında hiç görülmüyor mu? Bol bol kitap okuyunca bunlardan kurtuluyor muyuz?

HAYIR… Çocuklara en çok empati ve sorgulama öğretilmeli. Siz biriyle aynı fikirde olmadığınızda o kişiyi dinliyor musunuz yoksa o anlatırken hangi cümleyle ezeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Eğer ikincisiyse muhtemelen çocuğunuz empatiden bir haber yetişiyor. Yarın arkadaşına duygusal  ya da fiziksel şiddette bulunmasına şaşırmayınız. Çocuk ısrarla size karşı geldiğinde sadece şu yarım yamalak uzman bilgilerinizle allem edip kullem edip ona patronun kim olduğunu mu gösteriyorsunuz.

Size hiçbir fikri doğru gelmiyor mu ee o zaman muhtemelen ileride de kendisinden “üstün” gördüğü kişilerin dediklerini sorgulamadan kabul edecektir. Siz iyi yürekli, yeni fikirlere açık, hayatı sorgulayan biri olmaya çalışın. Merak etmeyin minik adımlar arkanızdan size yetişir.

Nazan AKPOLAT

Comments are closed