anne-bebek-guvenli-baglanma

Bağlanma, bebeğin ona bakım veren kişinin eline verildiği andan itibaren başlar. Bazı araştırmalar fetüsün, 26. haftasından sonra anne ile bebek arasındaki bağlanmanın başladığını  göstermektedir.

Güvenli Bağlanma

Bağlanmanın birinci şartı bebeğin bakım veren tarafından duygusal kabulü  ile başlar. Bakım verenin bebeği duygusal kabulü ve bebeğin güvenliğini sağlama duygusu, bebekle kurduğu ten tene temas bağlanmayı arttırır. Burada bakım veren kişi anne olarak geçmektedir. Bazı olumsuz nedenlerden dolayı biyolojik anne yoksunluğunda bakım veren başka biri olabilir; fakat bakımı veren kişinin sürekliliği bağlanmanın birinci şartıdır. Bakım verenin sürekliliği bebekte ” bakıcının imgesini içselleştirmesi”ni sağlar. Bu kişi anne de olabilir biyolojik annenin yerine geçmesi gereken biri de olabilir; önemli olan bu kişinin sürekliliği ve çocuğa bağlanmaya istekli olup, çocuğun güvenliğini sağlayacak güçlü bir ruhsal duruma sahip olması.


Bağlanma tek taraflı değil iki taraflıdır. Bağlanma, anneden bebeğe, bebekten anneye doğru ”bağlanma kanalları” oluşmalıdır. Annenin doğum sonrası yaşadığı depresyon, ya da çocuğun kolik olması bağlanmayı zedeleyebilir. Bu süreçte annenin sosyal destek görebilmesi zararı daha aza indirecektir.


Bebek dünyaya geldiği ilk zamanlarda, kendisini annesinin bir parçası olarak görmeye devam eder. Ayrışma duygusu henüz gelişmemiştir. Bebeğin hayatındaki bu ilk ”bağlanma nesnesi” bebeğin, sosyal ilişki kurduğu ilk ”sosyal nesne”sidir ve bu nesne ile olan ilişkisi ilerleyen yaşlarda oluşacak olan diğer sosyal ortamını da etkileyecektir. Bebeğin hayatındaki bu ilk sosyal nesnesi ile
olan ilişkisi, bebeğin benlik modelini ve başkaları modeline olan bakışını etkileyecektir. Benlik modeli, kişinin diğerlerini ne ölçüde güvenilir, ilgili ve sevgi sunmaya hazır olarak algılandığıdır.


Anne ile bebek arasında kurulan ”güvenli bağ” çocuğun anneden ufak ufak ayrışma isteğini de getirecektir; bu durum bebek ile anne arasındaki sağlıklı bağın ilk işaretidir. Ayrılma-Bireyselleşme isteği 6. aydan sonra görülmeye başlar. Bebeğin anneden uzaklaşıp etrafı keşfetme isteği beklenen sağlıklı adımlardır. Tersine anneden ayrılamayan, etrafı keşif amaçlı bile olsa anneden  ayrılmakta zorluk yaşayan ve annenin yokluğunda yatışmakta zorluk yaşar ve annenin kucağına dönse bile kolay kolay yatışamaz. Bu bebeklerin, kendi annesinin bağlanma örüntülerinin sağlıksız olması, annenin kendi bebeği ile olumsuz bağlanma örüntülerini de etkiler. Bu da anne ile bebek arasındaki güvenli bağın oluşumunu zarara uğratır.


Bağlanma Kuramcısı John Bowlby, Çocuğun büyüdüğü süreçte, bakım veren kişinin çocuğa verdiği uyaran ve tepkiler temelinde çocuğun bakım veren kişiye ve kendisine ilişkin oluşturduğu zihinsel örneklerin ömür boyu değişmez olduğunu ve tüm dönemlerde kişilerarası ilişkilerin niteliğini belirlediğini öne sürmektedir.


Bebek, sağlıksız bağlanma örüntülerinde doğan ”boşluk hissini” ilerleyen zamanlarda olumsuz davranış örüntüleriyle bastırmaya çalışır. Bebeğin anne ile arasındaki bu olumsuz bağlanma örüntüleri tersine çevrilmediğinde; bebeğin, ileriki yaşlarında yetişkin bir birey olduğunda yanlış ilişkiler kurmasına ve hatta bağımlılıklar geliştirmesine neden olacaktır (sigara, alkol, aşırı cinsellik, aşırı yemek yeme, ilişkilerde bağımlılık…).


Bebek ile bakım veren (anne) arasındaki tutarlı ve süreğen ilişki, güvenli bağlanmayı arttırır. Annenin ses tonu, temas şekli, bebeği kucağında tutarken hissettiği ve içinde taşıdığı duygular bebeğin anneye ulaşıp duygusal bağlarını arttırdığı gibi; temas yoluyla vücutta salgılanan mutluluk ve bağışıklık sistemini de güçlendiren oksitosin hormonunun salgılanmasını da sağlar. Anne bu hormon
sayesinde kendini daha iyi hisseder ve mutlu olur. Bu hormon, annenin ağlayan bebeğini de rahatlatır ve daha çabuk sakinleştirir, bebeğin uykuya geçişi de daha kolay olur.


Doğum sonrası annenin yaşadığı depresyon, etraftan alamadığı sosyal destek, aşırı öneri, müdahale v.b. annenin ruh halini olumsuz yönde etkilediği için; bu da anne-bebek ilişkisine zarar verir. böyle annelerin bebeklerinin yatışamadığı, meme reddi (bebeğin fiziksel sorunları yoktur) gösterdiği ve uykuya geçişi sağlayamadıkları gözlenmektedir.


Bağlanma Kuramcılarının Deneyleri

Kanadalı Psikolog Ainsworth Deneyi;

Ainsworth, anne ve bebekler üzerinde bir çalışma yapar. Ainsworth, bebeklerin çeşitli durumlar karşısında verdikleri tepkileri değerlendiren ”yabancı durum testi” deneyini kullanır. Bu test esnasında bebeğin yeni bir ortamda tek başına olduğunda, annesiyle birlikte olduğunda ve odada yabancı biri varken nasıl tepki verdiğini kaydetmiştir. Ainsworth’ün bu çalışmasının sonucunda üç tip bağlanma örüntüsü tespit edilmiştir;

1-Güvenli Bağlanma
2-Güvensiz/dirençli Bağlanma
3-Güvensiz/kaçıngan Bağlanma


Güvenli bağlanma geliştiren bebek odayı keşif için hareket eder, oyuncaklarla oynar bu sırada ara ara anneyi de kontrol eder. Anne odadan çıkıp bebek yabancı ile kalınca bebek bir süre huzursuzluk gösterir ve ağlamaya başlar. Anne odaya gelince bebek sakinleşir ve oda keşfine devam eder.


Güvensiz/dirençli bağlanma gösteren çocuklar anneye karşı duyarsız görünürler, bazen de yapışık olabilirler. Anne odadan çıkıp gittiğinde aşırı tepki verirler, yabancının varlığı bebeği tedirgin eder. Annenin dönmesi de çocuğu yatıştırmaz ve anneye karşı tepkili davranışlar görünür.


Güvensiz kaçıngan, annenin varlığı onu pek ilgilendirmiyor gibi görünür. Annenin odadan çıkıp gitmesine tepki göstermez. Odadaki yabancının varlığı onu rahatsız etmez. Anne odaya döndüğünde de pek tepki vermez.


Bu çalışmanın ardından bir çok deney daha devam etmiştir. Main ve Solomon yaptıkları çalışmalar sonunda bu üç tip bağlanmaya bir de ”Dağınık (organize olamayan) bağlanma türünü eklemişlerdir. Bu tip bağlanmada bebek anneyi tehlike olarak algılar, diğer taraftan da anne onun tek güvenlik limanıdır. Anne odadan çıktığında bu bebekler garip davranışlar gösterirler, anne odaya döndüğünde bağırdıkları gözlenmiştir. Bu bebeklerin aniden dona kaldıkları sonra aniden anneye sarılıp bıraktıktan sonra kendilerini yere atıp tepinmeye başladıkları gözlenmiş. Bu çocuklar korku ve umutsuzluk duygularını yoğun yaşarlar. Bu bebeklerin annelerinin depresyonda olduğu ya da bebeklerine şiddet gösteren, bebeğin ihtiyacını duyamayan bireyler oldukları araştırmaların diğer sonuçlarındandır.


Anaokuluna başlamada zorluk yaşayan çocukların dirençli, kaçıngan ve dağınık bağlanma örüntüleri yaşayan çocuklar oldukları gözlenmektedir. Uzun süre okula alışamayan ve hatta eğitim hayatları boyunca sıkıntıları devam eden çocukların, dirençli ve dağınık bağlanma gösteren çocuklardır.


Güvenli Bağlanmayı Arttırıcı ve Zarar Verici Durumlar

Tutarlı ebeveyn davranışı bağlanmayı arttırırken, ruhsal gerilimli durumlar güvenli bağlanmayı azaltmaktadır. Bakım verenin davranışları açıklayıcı, beklentileri karşılayan ve rehberlik durumundaysa güvenli bağlanma; eğer bakım verenin davranışları, dikkatsiz, müdahaleci, sorumsuz ve reddedici ise bebek güvensiz bağlanma geliştirecektir.


Güvenli Bağlanmayı Arttırıcı Yöntemler

* Bebeğin verdiği sinyallere annenin duyarlılık gösterebilmesi.
* Anne bebek arasında ortak hazzın oluşması.
* Annenin rahatlatıcı ses tonu.
* Erken dönemde ten tene temas, ilk 6 ay boyunca anne bebek arasında sık ve devam eden ten tene temas güvenli bağı arttırır.
* Emzirmeye zamanında başlama (annenin ve bebeğin fiziksel rahatsızlıkları yoktur).* Emzirilemeyen bebeklerin, beslenirken anne kucağında ve emzirme pozisyonunda tutulması.
* Annenin bebeğin ağlama sinyallerine vaktinde yetişebilmesi için anne ile bebeğin aynı odada kalması.


* Ülkemizde çok yaygın olmayan ”Kanguru Bakımı” (anne bebek güvenli bağı arttırıcı etkisi vardır).
* Annenin sosyal destek alabilmesi.
* Bebek masajı ve yoga-meditasyon…
* Güvenli ortam (bakım verenin bebeği rahatlatması), güvenli zemin (bakımverenin bebeğin keşfedebileceği ortamı sunabilmesi), yakınlığın korunması (bakım verenin yakınlarda olması) ve ayrılık sıkıntısı(bakım veren ortada yokken bebek üzgün olur). Bu dört şartın dengede olması.


Güvenli Bağlanmanın Bebek Gelişimine Katkısı

Güvenli bağ, bebeğin özgüven gelişimine, arkadaş ilişkilerine, problem çözme yeteneğine ve benlik kontrolüne katkısı vardır. Bu nedenle, anne ile bebek arasında bağlanma sorunlarının erken
tespiti bebekte psikopatolojiler gelişmeden çözümlenmesini sağlar.


Oyun Terapisti Özlem A. TURAN

Kaynakça;
1- Mutlu karataş N./ Şahin Dağlı F. ”Bebeklerde bağlanmanın önemi ve etkileyen etmenler ”
2-GÖRGÜ Ertan ”Okula devam eden 5-6 yaş grubu çocukların annelerinin bağlanma biçimleri, kişilik özellikleri ve çocukların bağlanma biçimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi”
3-John BOWLBY ”Bağlanma Kuramı”