anaokulu-kucukcemece-kres-tatli-cocuklar-logo

Üretken Çocuk

İki yaşında okumayı öğrenir, dört yaşında bilgileri dinler, altı yaşında matematiksel hesaplamalar yapıyor, sekiz yaşında yabancı dil rahatça konuşabiliyor… Sınıf arkadaşları kıskanıyor, ebeveynleri ise kendilerini piyangodan büyük ikramiye kazanmış gibi hissediyor.

Tüm bunlar hiç de çocukların kariyerinin başarılı olacağına işaret değil.

Amerika’nın, bilimde yetenekli lise öğrencilerine verilen en önemli ödülü Westinghouse Science Talent Search, ilk kez 1943 yılında verilmeye başladı. 1995 yılına kadar yaşından üstün gelişme göstermiş başarılı iki binden fazla genç yarışmaya aday gösterildi. Ancak bu adayların sadece %1’i, Ulusal Bilimler Akademisi’ne girebilip; sadece sekizi Nobel ödülü kazandı.

Başarılı çocuklar çok nadiren dünyayı değiştiren dahiler olabilirler. Onların topluma yararlı olmak için önemli sayılan sosyal ve duygusal becerilerden yoksun olduğu kabul edilir. Ancak, verilere baktığımızda bu açıklama yetersiz kalıyor: Yetenekli çocukların dörtte birinden daha azının sosyal ve duygusal sorunları var. Büyük çoğunluğu son derece uygun çocuklardır; her hangi şenlikte de en az bilim yarışmasında oldukları kadar rahat ve başarılılar.

Bu çocuklar, özel olmayı öğrenmedikleri için geri kalırlar. Onlar hep ebeveynleri tarafından onaylanmak ve öğretmenlerinin hayranlığını kazanmak için çaba gösterirler. Bunun sonucunda Carnegie Hall’da sahneye çıkıyorlar, satranç şampiyonu olurlar…

Yetenekli çocuklar Mozart’ın eserlerini muhteşem şekilde çalabilirler, ama çok nadiren kendi özel müziklerini bestelerler. Tüm enerjilerini mevcut bilimsel verilere harcıyor, yeni kavramlar geliştirmiyorlar. Kendi kurallarını icat etmektense, kodlanmış kurallar çerçevesinde hareket ederler. Araştırmalar, yaratıcı çocukların çoğu zaman öğretmenlerinin göz bebeği olduklarını ve bu nedenle özel fikirlerini kendilerine saklamayı öğrendiklerini göstermektedir.

Harika çocukların çoğu büyüdüklerinde kendi alanlarında uzman olurlar, çalıştıkları kurumlarda lider konumuna yükselirler. Psikolog Ellen Winner, “yetenekli çocukların sadece çok küçük bir kısmı çığır açan, yaratıcı yetişkinlere dönüşebiliyor” diyor.

Çocukların çoğu bu sıçrayışı yapamıyor; olağanüstü yeteneklerini, sorun çıkarmadan, işlerinde yükselmek için kullanıyorlar. Yolunda gitmeyen tıp sistemini düzeltmek için mücadele etmeden hastalarını iyileştiren doktorlar ya da müvekkillerini adil olmayan cezalara karşı savunan, ama yasaları değiştirmekle meşgul olmayan vekiller olurlar.

Ne yapmalı?

O halde, üretken çocuklar yetiştirmek için ne yapmak gerekir? Çocukları eğitim sisteminde en üretken yüzlükte ilk beşe düşen aileler ile çocukları herhangi olağanüstü üretkenliğe sahip olmayan aileleri karşılaştıran araştırma sonucunda, sıradan çocukların ailelerinin, çocuklarının ders, çalışma ve uyku saatlerinin belli olması gibi ortalama altı kuralı bulundu. Üretken çocukların ailelerinin ise ortalama kural sayısı birden az olduğu görülmüştür.

Psikolog Benjamin Bloom, dünya çapındaki müzisyenlerin, sanatçıların, atletlerin ve bilim adamlarının çocukluk yıllarını incelerken, hiçbirinin ebeveynlerinin ünlü çocuk yetiştirmeyi hayal etmediğini görmüştü. Bu ebeveynler çocuklarına asker veya köle yetiştiriyor gibi davranmıyorlardı, sadece çocuklarının içinden gelen motivasyona göre hareket ediyorlardı. Çocukları belli bir alana ilgi ve heves gösterdiğinde onu destekliyorlardı.

En ünlü konser piyanistlerinin, yürümeye başlar başlamaz çok iyi öğretmenleri olmamıştı; ilk derslerini yakınlarındaki bir hocadan almış, hevesle öğrenmişlerdir. Mozart müzik dersleri almaya başlamadan çok önce müzik ile bağlantılıydı. Mary Lou Williams piyano çalmayı kendi kendine öğrenmişti; Izthak Perlman müzik okuluna kabul edilmeyince kendi kendine keman ile uğraşmaya başlamıştı.

Keşifler üretken olmamızın bilgimizin ve tecrübelerimizin sadece derinliğine değil, genişliğine de bağlı olduğunu gösteriyor. Modada, en özgün koleksiyonları, dışarıda en fazla vakit geçiren modacılar çıkarıyor. Nobel Ödülü kazanan bilim insanları, sıradan bilim insanlarına göre yirmi iki kat daha fazla aktör, dansçı veya sihirbazlar; on iki kat daha fazla şiir, tiyatro oyunu ve roman yazıyorlar; yedi kat daha fazla sanat ya da sanat işleriyle ilgileniyorlar; iki kat daha fazla alet çalıyor ya da beste yapıyorlar.

Kimse bu parlak bilim insanlarını sanatsal hobiler edinmeleri için zorlamıyor. Bu sadece onların duydukları ilginin yansımasıdır. Annesi Albert Einstein’ı beş yaşındayken keman derslerine koymuştu, ama keman onun ilgisini çekmemişti. Müzik sevgisi ancak ergenlik yaşlarında, müzik dersi almayı bıraktıktan ve Mozart’ın sonatlarıyla tanıştıktan sonra ortaya çıkmıştı. “Sevgi, görev, onay daha iyi bir öğretmendir” diyordu Albert Einstein.

Yani, çocuğu üretken olması için programlayamazsınız. Belli bir başarı elde etmek için bunu deneyebilirsiniz, ama bunun sonucunda en iyi ihtimalle sadece robot elde etmiş olursunuz. Çocuklarınızın dünyaya özel fikirler kazandırmasını istiyorsanız, onları değil, kendi isteklerinin peşinden gitmeleri için rahat bırakmanız gerekir.