Çocuklarda Tırnak Yeme Alışkanlığı
Son zamanlarda çok sık duyulan bir davranış bozukluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tırnak yeme davranışının kökeninde bireyin kendini baskı ve stres altında hissetmesi yatar. Bireye hem dıştan hem de içten gelen stres, kaygı, olumsuz eleştiriler, çocuğa hissettirilen değersizlik duygusu, çocuğun kendini güvende hissedememesi, üzüntü, oyalanma, dikkat çekme gibi daha bir çok neden olur. Çocuk tırnaklarını kemirerek, iç dünyasında yaşadığı sıkıntısını bedensel yolla dışa vurur ve ilerleyen dönemlerde bu durum alışkanlık haline dönüşür.
Tırnak yeme davranışı, sadece çocukluk döneminde görülse de yetişkinlik döneminde de bireyin üzerindeki baskının ve stresin artması sonrasında tırnak yeme davranışı görülmektedir. Dikkat çekme, baskın aile tutumları, yanlış tuvalet eğitimi ve okul kayıtları, yemek yedirmedeki zorlamalar, kardeş kıskançlığı tırnak yeme sebeplerinden bazılarıdır.
Tırnak yiyen çocukların aile yapılarına bakıldığında; aile içi şiddetin, çocuğa baskı, ihmalin veya eleştirinin fazla olduğu görülmektedir. Tırnak yiyen çocuklarda içe kapanma, mutsuzluk, güçsüzlük, hırçınlık gibi davranışlar gözlemlenir.
Peki ne yapılmalı?
Öncelikle; çocuğun tırnak yeme davranışı fark edildiğinde ona bu alışkanlığını bırakması konusunda baskı olarak nitelendirilebilecek davranışlar sergilemeyin. Başta bu davranışı görmezlikten gelin, onunla yakın ilişki içine girin, kendisini güvende hissetmesini sağlayın, çocuğun elini meşgul edecek etkinlikler bulun. Çocuğunuzun tırnaklarını kesin ve törpüleyin, keyifli el, tırnak bakım seanslarınız olsun. Çocuğu gözlemleyin ve zamanla hangi durumlarda tırnak yediğini bulmaya çalışın. Her annenin ulaşacağı sonuç birbirinden farklı olacaktır; ancak tırnak yeme davranışını tedavi etmenin en uygulanabilir çözümü; çocuğa baskı yapmamak, eleştirel, suçlayıcı, kendini değersiz hissettirecek konuşmalar yapmamak ve en önemlisi çocuğa ceza verilmemeli, tehdit ve korkutma imalarından, davranışlarından ya da telkinlerinden kesinlikle uzak durulmalı.
Psikolog Özlem TURAN
Comments are closed